Ürdün’ün güneybatısında yer alan Petra, tarihi ve arkeolojik zenginliği ile dünya üzerindeki en etkileyici antik şehirlerden biridir. Kayaların oyulmuş gizemli yapıları ve muhteşem çöle hükmeden manzarası ile Petra, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar.
Petra’nın Tarihi
Petra’nın tarihi, M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanır. Bu şehir, Nabatean Arapları tarafından inşa edilmiştir ve tarihsel olarak önemli bir ticaret merkezi ve kutsal bir yer olarak kullanılmıştır. Roma İmparatorluğu’nun bir parçası haline gelmiş ve daha sonra önemini kaybetmiştir. Ancak, Petra’nın muazzam yapıları ve tarihi geçmişi bugün hala ziyaretçileri büyülemektedir.
Petra’nın Esrarengiz Hikayeleri
Petra’nın kendisiyle ilgili birçok tarihî bilgi ve esrarengiz hikayeler bulunmaktadır.
En meşhur hikayelerden biri, Petra’nın keşfinin Avrupalılarca yeniden yapıldığı zamanlara dayanır. 1812 yılında İsviçreli bir kaşif olan Johann Ludwig Burckhardt, bir Arap kıyafeti giyerek Arap dünyasını keşfetmeye karar vermişti. Burckhardt, Arapça’yı akıcı bir şekilde konuşabiliyor ve Müslüman inancını benimseyerek Petra gibi yerlerde dolaşabiliyordu.
Petra’nın varlığı Avrupalılar arasında unutulmuştu ve Burckhardt, o dönemde Batılılar tarafından bilinmeyen bu antik şehri keşfetme isteğiyle hareket etti. Kendisini Arap kılığında gizleyerek bu bölgeye giren Burckhardt, yerel rehberlerin yardımıyla Petra’yı keşfetti ve Avrupalılar için yeniden keşfedilen bu antik kenti dünya gündemine taşıdı. Bu keşif, Petra’nın unutulmuş olduğu dönemden sonra tekrar popülerlik kazanmasına yol açtı ve bu eski şehri bir kez daha dünya çapında bilinen bir tarihi ve turistik mekan haline getirdi.
Petra’nın keşfi ve bu antik kentle ilgili daha birçok hikaye ve keşif anıları bulunmaktadır, ancak Johann Ludwig Burckhardt’ın bu antik şehri keşfi, en ünlü ve etkileyici hikayelerden biridir.
Kaya Mezarları
Petra’nın en ünlü özelliği, büyük kayaların oyulmuş mezarlarıdır. Bu muhteşem yapılar, kayalara oyulmuş ve tüf taşı ile süslenmiştir. En ikonik yapı, El Khazneh (Hazine)’dir. Bu etkileyici yapı, “Indiana Jones ve Son Haçlı Şövalyeleri” filminde de kullanılmıştır.
The Siq (Geçit)
Petra’ya giriş yolu, dar ve yüksek kayalar arasındaki büyüleyici bir geçit olan The Siq’ten geçer. Yürüyüş sırasında, kayaların renkleri değişir ve sonunda El Khazneh’in görkemli silueti sizi karşılar. The Siq, ziyaretçilere Petra’ya giriş için dramatik bir giriş sunar.
Amphitheater (Amfi Tiyatro)
Petra’da bulunan Amfi Tiyatro, binlerce insanı ağırlayabilecek büyük bir antik tiyatrodur. Bu tiyatro, dağların oyulmuş eteklerine yerleştirilmiştir ve muhteşem manzaralar sunar. Bu tiyatroda antik dönemlerde çeşitli etkinlikler ve gösteriler düzenlenmiştir.
The Monastery (Manastır)
El Deir olarak da bilinen The Monastery, Petra’nın en büyük yapılarından biridir. Kayalara oyulmuş bu büyük yapının üzerinde merdivenlerle ulaşılabilir. Manastır, ziyaretçilere eşsiz manzaralar ve büyüleyici mimari sunar.
Mükemmel Fotoğraf Fırsatları
Petra, fotoğrafçılar için de bir cennettir. Kayalara oyulmuş yapılar, renkli tüf taşı dokusu ve güneş ışığının oyunu, muhteşem kareler yakalamanızı sağlar. Özellikle erken sabah veya geç öğleden sonraları, ışık koşulları fotoğraflarınız için harikadır.
Unutulmaz Bir Deneyim
Petra, sadece tarih ve arkeoloji meraklıları için değil, herkes için unutulmaz bir deneyim sunar. Bu gizemli antik şehir, dünya mirası olarak kabul edilmiş ve UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Ziyaretçiler Petra’yı gezerken, tarihi ve doğal güzellikleri keşfederken, bu büyüleyici yerin büyüsüne kapılabilirler.
Petra, Ürdün’ün en önemli turistik yerlerinden biridir ve bu antik şehri ziyaret etmek, tarih ve doğanın muhteşemliğini aynı anda keşfetmek isteyen herkes için şiddetle tavsiye edilir. Bu tarihi ve büyüleyici şehir, sizi geçmişe yolculuğa çıkaracak ve unutulmaz anılar bırakacaktır.